Türü
Roman
Sayfa Sayısı
350
Baskı Tarihi
2013
Yazılış Tarihi
1948
ISBN
978-975-07-1283-8
Baskı Sayısı
38. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can Yayınları
Editörü
Ayça Sabuncuoğlu
Mütercimi
Celâl Üster
Orijinal Adı
Nineteen Eighty Four

Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.

Sen bir yanlışsın

Seni yok edeceksek, neden bu sorgulama zahmetine katlanıyoruz diye merak ediyorsun.Öyle değil mi? "Evet" dedi Winston. O'Brien gülümsedi."Sen bir yanlışsın.Silinmesi gereken bir lekesin.Sana biraz önce geçmiştekilerden farklı oldumuzu söylemiştim.Biz bize zorla boyun eğilmesinden hoşlanmayız.Bize kendi isteğinle uymalısın.Biz bize baş kaldıranları yok etmeyiz.Akıllarını ele geçirip değiştirir, yeniden biçimlendiririz.Ondaki tüm kötülüğü yok eder, onu yanlız görünüşte değil, tüm gönlü ve tüm ruhuyla kendi tarafımıza çeker, sonra öldürürüz.Katlanamayacağımız tek şey, ne kadar güçsüz ve gizli olurda olsun, dünyada yanlış bir düşüncenin var olmasıdır...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
350
Baskı Tarihi
2013
Yazılış Tarihi
1948
ISBN
978-975-07-1283-8
Baskı Sayısı
38. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can Yayınları
Editörü
Ayça Sabuncuoğlu
Mütercimi
Celâl Üster
Orijinal Adı
Nineteen Eighty Four

Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. (...) Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı çünkü tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.

Geçmiş gerçekten de geçti mi acaba?

Geçmişi denetleyen geleceği de denetler; şu anı denetleyen geçmişi de denetler.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

soru 7) Kadınlara oy hakkı verilmesi,Tek Parti rejiminin demokratik niteliğini gösterir mi ?

Serbest seçimlerin olmadığı bir yerde oy hakkının ne anlama geldiği yeterince üzerinde durulmuş bir husus değildir.Seçme hakkı ve imkanı olmayan "seçimlerde" oy vermek bir haktan çok belki bir ödev veya mecburi devlet hizmeti sayılabilir.Bu anlamda Türkiye'de kadınlara oy hakkının,1930 veya 1935'te değil, bütün Türk vatandaşlarıyla birlikte, 1950'de verilmiş olduğunu kabul etmek daha doğrudur.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Soru 4) 1920'ler Türkiyesi demokrasinin nesnel koşullarına sahip midir?

"Koşul"lardan söz edenlerin asıl söylemek istedikleri şey, sanırız başkadır.1920'lerde Kemalistler açısından Türkiye'de demokrasinin koşulları yoktur;çünkü en geç 1923 veya 1924'ten itibaren CHP rejiminin serbest seçim ve serbest basın ortamında iktidarda kalabilmesi imkansızdır.Koşullar hazır değildir, çünkü koşulların hazır olabilmesi için önce halkın "eğitilmesi", sonra Kemalist kadronun her ne koşulda olursa olsun iktidardan düşmemesini sağlayacak tedbirlerin alınması gerekirdi. Sözü edilen tedbirler, 1946-50'de, 1960-65'te, 1971-73'te, 1980-83'te Kemalist aparatın başlıca uğraşını oluşturmuşlardır.Koşullar henüz olgunlaşmamış olacak ki, bu-gün de hala aynı uğraş sürmektedir.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Soru 4) 1920'ler Türkiyesi demokrasinin nesnel koşullarına sahip midir?

Demokrasi eğer siyasi iktidarın serbest genel oyla seçildiği düzenin adı ise, bunu yürütmek için sandık imal edilip oy pusulası basmak ve oyları az çok güvenilir şekilde tasnif etmek için gereken alt yapı dışında ne gibi sosyoekonomik koşullar gerektiğini anlamak güçtür

AMAT

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
235
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
2005
ISBN
9750503724
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İletişim Yayınevi
Neden Altını Çizdim?
Bundan güzel bir başlangıç cümlesiyle başlanabilir mi bir kitaba.

Amat'ın İlk Cümlesi

Peygamber efendimizin ve onun tebliğ ettiği kitaba iman edenlerin Mekkeli putperestlerden gördükleri eza ve cefa nedeniyle Medine’ye hicretlerinden 1080–1082 yıl, İsa aleyhisselamdan ise 1670 yıl kadar sonra şevval ayının üçüncü gecesi, debdebesi ve cağcağasıyla yedi iklim dört bucağa nam salmış o konstantiniye şehri, gökyüzündeki karanlık bulutların altında yorgun bir dev gibi uyumaktaydı.

Sayfa Sayısı
763
Baskı Tarihi
2007
Yazılış Tarihi
1866
ISBN
978-975-998-384-0
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Bordo Siyah
Editörü
Veysel Atayman
Mütercimi
Osman Çakmakçı
Orijinal Adı
Prestupleniye i Nakazaniye

Suç ve Ceza,(Rusçası: Преступление и наказание) Dostoyevski'nin romanlarından biridir. Orijinal ismi Prestupleniye i Nakazaniye dir. Roman ilk olarak 1866'da Rus Habercisi adlı edebiyat dergisinde yayınlandıktan sonra cilt haline getirilmiştir. Dostoyevski'nin Sibirya'da cezaevinden döndükten sonra yazdığı roman, yazarın en uzun ikinci romanı olma özelliği taşır. Bununla birlikte yazarın olgunluk döneminin ilk büyük romanıdır.

İnsan En Çok Neden Korkar?

İnsanların en çok neden korktuklarını bilmek ne ilginç bir şey olurdu.Herhalde her şeyden çok,yeni bir adım atmaktan,söyleyecekleri yeni bir sözden korkuyorlar.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
158
Baskı Tarihi
2006
Yazılış Tarihi
1945
ISBN
975-07-0011-2
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can
Editörü
Seçkin Selvi
Mütercimi
Celal Üster
Orijinal Adı
Animal Farm
Hayvan Çiftliği, (orijinal adıyla Animal Farm) George Orwell'in mecazi bir dille yazılmış fabl tarzında siyasi hiciv romanı. Roman ilk olarak 1945'te yayınlandıysa da asıl ününe 1950'lerde kavuştu.

Eşitlik

Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar diğerlerinden daha eşittir.

İsyan Ahlakı

Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
215
Baskı Tarihi
2006
Yazılış Tarihi
1934
ISBN
975-7462-76-4
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergah
Mütercimi
Mustafa Kök-Musa Doğan
Orijinal Adı
Conformisme et Revolte
Biz, hem uysallığa, hem de anarşizme karşıyız. Her türlü sosyolojizme, yani toplum gerçeğinin her şey olduğu anlayışına karşı olduğumuz kadar, bencil ve katı ferdiyetçiliğin de karşısındayız. Ferdin, sadece bütün iradeleri aynı şekilde belirleyen bir İrade karşısındaki uysallığını kabul ediyoruz. Bize göre selâmet, tarih ve insanlıkla birlikte, tarihin ve insanlığın var oluş sebeplerini içinde bulacakları bir mutlak'a bağlanmaktan ibarettir. Aklı başında bir insanlık, kendini asla gayesi ve gerçekleştireceği mukadderatı olmayan bir varlık olarak düşünemeyecektir.

Estetik İman

Niyetimiz,kesinlikle estetizm içerisinde bir imana ulaşmak değildir.Belki de bunu inkara varacağız.Burada her şeyden önce göstermek istediğimiz şey,sanatın yüksek faaliyetinde bir imanın olduğu ve sanatkarın çoğunlukla farkında olmaksızın mistik bir hayatı hedeflediğidir.Biz özel olarak ve yalnızca dini veya mistik adı verilen sanattan bahsedecek değiliz.Her sanat faaliyeti,dünyadaki şekillere,din dışı(profane)şeylere bir çeşit tapınmadır.Sanatkar,bu din dışı şeylerden geçerek sözünü ettiğimiz mistik imana varır.Bu plastik şekiller arasından geçerek ruhun bu mistik yükselişi,bizi sanatın kendi süreci içerisinde birkaç safhayı birbirinden ayırmaya sevketmektedir.