Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
ISBN
9753169612
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Everest yayınları
Ne her şeyimi satılığa çıkardım, ne onların bir şeylerini talep ettim! Asli organizma, annem, rahminden sürüp fırlattığından beri ona bile ait değilim. Babamdan bile sadece belirli bir şeyler aldım. Derimin içinde tek, terkibim itibariyle eşsizim. Hal buyken, bireysel insanı, Günay'ı her türlü toplumsal düzenlemeden ve toplumdan ayrı bir varlık olarak kavramak bu kadar mı zor?" "Orda Kimse Var mı?" dörtlüsü, azgın iştahların beslediği cehaleti şehvetle bağrına basan Türkiye toplumunun kıydığı bir aydının, Günay Rodoplu'nun öyküsü.

Nöbetlerin yalnızlığı

O zamanlar, başta Harp okulu öğrencileri olmak üzere, hemen bütün askeri öğrencilerinin bildikleri, neredeyse kendilerine özgü şiirler vardı. Geceleri ışıklar söndürüldükten sonra yaakhanelerde bu şiirleri okurlardı. Asker ocağı dayanışmasının özü belki de bu ortak hüzündür diye düşünürdüm. Hele nöbetlerde... ... Nöbetlerin yalnızlığı hiçbir şeye benzemez. Delikanlılar karanlıkta bir başlarına kaldıklarında, birşeyi koruduklarından çok, korunmadıkları duygusuna kapılırlardı. Ana yoktu, baba yoktu, sevgili yoktu. Üşüdüğünü söyleyecek kimseler yoktu. Belki "tarih"e fısıldanabilirdi ama barış zamanında tarih de yoktu.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
795
Baskı Tarihi
13.Baskı Ekim 2009, İstanbul (1.Baskı Haziran 2001, İstanbul)
ISBN
975-470-890-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İletişim Yayınları
Mütercimi
Ergin Altay
Dünya edebiyatının en büyük üç eserinin Sophokles’in Oedipus Rex’inin, Shakespeare’in Hamlet’inin ve Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’inin aynı konuyu, yani “baba katilliğini” ele alması rastlantı olarak açıklanamaz. Üstelik, bu üç eserde de sözkonusu davranışın kaynağı, yani bir kadın yüzünden doğan cinsel düşmanlık açıkça ortaya konulmuştur. Sigmund Freud

Ön yargı

Çoğu zaman insanlar, hatta caniler bile, haklarında verdiğimiz yargılardan çok daha saf, temiz ruhlu olurlar. Biz de böyleyiz.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı

Çoban..

Bir çoban, kurt ya da kuraklık tehlikesiyle her zaman karşı karşıyadır; ama çobanlık mesleğini çekici kılan da budur zaten.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
212
Baskı Tarihi
1963
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
MEB
Mütercimi
Abdülbaki Gölpınarlı
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mant%C4%B1ku't-Tayr

Bu kadın da onun alıcılarından...

Rivayet edilir ki, Yusuf'u satarlarken Mısırlılar, onu elde etmek aşkıyla yanıp yakılıyordu. Satın almak isteyenler çoğalıp üşüşünce satanlar, beş on misli ağırlığınca misk istediler. O sırada kanlara bulanmış bir koca karı da elinde bir kaç iplik yumağı alarak, kalabalığın tam orta yerine gelip çoştu: "Ey Kenan Yusuf'unu satan tellal," dedi. "Bu çocuğun iştiyakıyla aklım başımda yok. Bunu almak için tam on yumak ip eğirdim. Gel, yumaklarımı al da Yusuf'u bana sat. Hiç söz söyleme, teslim et Yusuf'u bana..." Adam güldü de dedi ki "A saf kadıncağız, bu eşi bulunmaz inci, senin harcın değil. Değeri yüz hazine dolusu altın... Sen nerede, yumaklarınla bunu almak nerede a koca karı..." Koca karı dedi ki,"Biliyorum, bu çocuğu şu kadarcık yumakla hiç kimse satın alamaz. Fakat bana şu yeter; Görenler, dost olsun, düşman olsun, bu kadın da onun alıcılarından derler ya!

Ölümü, yüce bir amaca hizmet edenlere has o bakış..

Molla duasını bitiriyor. Amin. Uzun mutfak bıçağını alıyor. Geleneklere göre, koyun bıçağı görmemeli. Ali hayvana bir kesme şeker veriyor - ölümü tatlılaştırmak için, bir başka gelenek- Koyun biraz çırpınıyor, bir-iki tekme atıyor, ama fazla değil. Molla onu çenesinin altından sıkıca tutuyor, bıçağı boynuna dayıyor. Göz açıp kapayıncaya kadar da ustaca bir haraketle boğazı kesiyor. Koyunun gözlerine bakıyorum. Haftalarca rüyalarımdan gitmeyecek bir görüntü. Her yıl arka bahçede yinelenen bu ayini neden izlediğimi bilmiyorum; kabuslar otların üzerindeki kan kuruyup uçtuktan çok sonra bile peşimi bırakmıyor. Ama her seferinde izliyorum. İzliyorum, nedeniyse hayvanın gözlerindeki o kabulleniş. Saçma ama, hayvanın anladığını düşünüyorum. Hayvan bu korkunç ölümün çok yüce bir amaca hizmet ettiğini biliyor. İşte bu bakış...

Oğlunu Allah'a kurban etmesine ramak kalan İbrahim Peygamber'in anısına..

Yarın İslam takviminin son ayı, Dhul-Hijiah'ın onuncu günü; üç günlük bayramın, oğlunu Allah'a kurban etmesine ramak kalan İbrahim Peygamber'in anısına kutlanan Kurban Bayramı'nın ilk günü. Baba bu yılki kurbanı kendi eliyle seçti; kıvrık, kara kulaklı, pudra beyazı bir koyun. Hep birlikte arka bahçedeyiz; Hasan Ali Baba ve ben. Molla duasını ediyor ve sakalını sıvazlıyor. Baba duyulur duyulmaz bir sesle mırıldanıyor: Hadi bitir şu işi. Bitmek bilmez dualar, eti helal etme töreni canını sıkmış. Bütün dini safsatalar gibi, bu kurban öyküsüyle de alay ediyor. Ama kurban kesme geleneğine saygı duyuyor. Geleneklere göre et üçe bölünüyor; biri aileye, biri dostlara, biri de fakirlere. Baba her yıl, etin tamamını yoksullara dağıtıyor. "Zenginler yeterince şişman!" diyor.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
212
Baskı Tarihi
1963
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
MEB
Mütercimi
Abdülbaki Gölpınarlı
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mant%C4%B1ku't-Tayr

Kimde bu dert yoksa, toprak başına...

Bir adamın çevik bir kölesi vardı. Bu köle, bütün dünya işlerinden elini yumuş, arınmıştı. Geceleri ta sabah çağına kadar uyanık kalır, namaz kılar, dururdu. Efendisi köleye " Geceleyin kalkınca beni de uyandır da abtes alayım, seninle namaz kılayım." dedi. Köle efendiye şu cevabı verdi: "Kimde din derdi peydahlanırsa onu, kimse uyandırmasa da olur, uyandıran olmasa da uyanır. Sende de bir dert varsa zaten uyanıksın; gece gündüz ibadete koyulursun, aylak kalmazsın. Seni uyandıracak biri lazımsa senin için ibadet edecek başka bir adama da lüzum var demektir."Kimde bu tahassür, bu dert yoksa toprak başına. Çünkü o adam, adam değildir. Kim bu gönül derdiyle yoğrulmuşsa cehennemden de kurtulmuştur, cennetten de; ikisi de gözünde yoktur.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
212
Baskı Tarihi
1963
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
MEB
Mütercimi
Abdülbaki Gölpınarlı
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mant%C4%B1ku't-Tayr

Gönül ehli, eri dağlarından tanır!

İbadet eden birisi Peygamberden seccade üstünde namaz kılmaya izin istedi. Peygamber izin vermedi dedi ki: Şimdi toprak da sıcaktır, kum da. Allah huzurunda sıcak kuma, sıcak toprağa yüz koy. Çünkü her yaralının yere yüz koyması, yarasını dağlamasıdır. Madem ki görüyorsun, canın yaralı, yaralıya dağlama iyi gelir. Burada gönlünü dağlamazsan sana hiç bakarlar, iltifat ederler mi? Dert meydanında gönlünü dağla. Gönül ehli, eri dağlarından tanır!

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
342
Baskı Tarihi
2003
ISBN
975-8264-33-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Kırkambar Kitaplığı
Mütercimi
M. Nuri Gençosman

İdrak

"İdraki anlamaktan aciz bulunmak da yine bir idraktir!"