Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Tek parti rejiminde din eğitimi politikası

1924'te medreselerin kapatılmasıyla, mesleki amaçlı din eğitimi devletin rersmi görevleri arasına katılmıştır. BU nedenle Maarif Vekaleti tarafından açılan 29 adet imam hatip okulundan sadece ikisi 1925-26 yılımda ayakta kalabilmişlerbunlarda 1930'da öğrencisizlikten kapatılmışlardır. Medrese sisteminin üst düzeyini temsil eden Fatih ve Süleymaniye medereseleri 1924'te İstanbul Darülfünunnu bünyesindeki İlahiyat fakültesiyle birleştirilmiştir. 1924-25 ders yılında 284 talebesi olan bu fakülte 1933 üniversite reformu sonucunda yüksek islam Enstitüsüne çevrilmiş ertesi yıl sadece 20 öğrencisi kaldığından kapatılmıştır. BU tarihten ilahiyat fakültesenin yeniden kurulduğu 1949 yılına kadar Türkiyede herhangi bir yasal bünyede İslam dini eğitimi verilmediği anlaşılıyor. Devlet tarafından kurulan din okulları kapatılmıştır;sivil okullarda da din eğitimi kaldırılmıştır; devlet okulları dışında din eğitimi verilmesi 1924 yılından itibaren suç haline getirilmiştir.. Ek olarak 1928'den itibaren eski yazıyla eğitim yaptrmak da yasaklanmıştır. Günümüzde İslam dinin Türkiye'deki entellektüel kadrolarında tesbit edilen bazı zaafların kaynağını, o halde, İslam dinine özgü geleneklerden çok Cumhuriyet rejiminin eğitim politikalrında aramak daha doğru olacaktır. Cahil bıraktırılmış kişileri cahillikle suçlamak, herhalde adil bir yaklaşım sayılmaz

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
102
Baskı Tarihi
2002
Baskı Sayısı
3. Baskı
Yayın Evi
İz Yayıncılık
Bu kitapta "toz", sözcüklerden bir sözcük, isimlerden bir isim değil. Toz töz demek, göz(iç ve dış) demek. Aşk, doğa, hayat ve dirim demek. Yazarın tam da yazmayı amaç edindiği türden öyküler bunlar: "Ben isterim ki; öykülerim okunduğunda insan ruhen yüceldiğini hissetsin!"

Toz

Sevilen sevdirmezse, seven sevemez. Hatırlıyor musun? "Havva: "Hatırlıyorum ama..." Duraksadı, sonra sürdürdü: "Aslonan seven mi, sevilen mi ?" "Aslolan elbette sevilendir" dedi ses. Havva: "Senin hesapça öyle görünüyor, ama ben diyorum ki, sevende sevme yetisi bulunmadıkça, sevilen ne yapabilir, elinden ne gelir ?"

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
352
Baskı Tarihi
2007
Baskı Sayısı
2. Baskı
Yayın Evi
Timaş
Editörü
Emine Eroğlu
"Bu kitap, üst üste binmiş arayışların kitabı. Ben, Fatma Aliye'yi aradım. Yaşadığı çağda, çağdaşlarından ve kendinden geriye kalan hayatlarda. O mümin bir alime olarak, muasır medeniyetlerde Osmanlı kadınına yer aradı. Romanlar yazdı. Makaleler yazdı. Mesajı kaleminden önde koştu. İmparatorluktan geri kalan, harflerden de çekilirken Fatma Aliye de kendi kaderine çekildi. 1926'dan , öldüğü tarih olan 1936'ya kadar evden kaçan kızını aradı. Ulaşabildiği kızı değil, kızının tanassur edişinin hikayesi oldu.." (Arka Kapak)

1895

Herkes ölümün tesellisini başka yerde arıyor.Adviye hanım usul usul ağlarken, henüz yeni evliyken, bir kuş kanadına dokunurmuş gibi saçlarına dokunduğunu hatırlıyor efendisinin. Ahmet Cevdet Paşa'nı kendisini hiç incitmemek, kırmamak için ne kadar gayret sarf etmiş olduğunu, ailelerine karışmış erkeklerin hal ve tavırlarındaki hoyratlık ile, her defasında yeniden keşfettiğini hatırlıyor. "Sünnete uygun yaşamak için evvela helalini incitmeyeceksin !" deyişini hatırlıyor. Cevdet Efendiyken de, Cevdet Paşayken de hiç değişmediğini hatırlıyor.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
ağustos 2008
Yazılış Tarihi
2008
ISBN
978-975-995-139-9
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
istanbul
Yayın Evi
dergah
Modern yaşam algımızın-yaşayışımızın ,adını koyamadığımız huzursuzluğumuzun nedenlerini bizlere hatırlatan, tanımı bizzat kendisi yapan müthiş hikaye.Lutfedip huzursuzluklarımıza merhem de yazıyor...

Tarih bunu yazmalı

Biz böyleyiz işte, ikinci el bir hayata evet demişiz. Varoluşçuluk, Sürrealizm, bugün için Postmodernizm hep öyle. Çıkara çıkara Türk Einstein'ini, Sivaslı Sindi'yi çıkarıyoruz. Gelişen şehrimizi "Doğu'nun Paris'i" ilan ediyoruz.Kendi varlığını, inancını, kültürünü, tarihini inkar eden, redd-i miras edenin sonu budur.Güven duygusu bir kez sarsılmaya görsün, bir daha zor yakalanır. Adam seni sollamış, arada yüzyıllık açık var. Bu açık cep telefonu ile kapanmaz. Bir orjinal adamımız, bir fikrimiz, dünyaya bir teklifimiz var mı ?

Türü
Şiir
Sayfa Sayısı
108
Baskı Tarihi
1989
ISBN
975-473-008-3
Baskı Sayısı
2. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Beyan
Editörü
Mustafa Ruhi
Neden Altını Çizdim?
nasıl kandırıldığımızın göstergesi gibi...

Kırlanmotor

-Aptal diyormuş bunların hepsi uydurma.İnanma sakın.Hepimizin gençken başına geldi bu.Ama hiç birimiz aldırmadık buna.Çünkü sonu fena:Motor bedava.Ama yedek parça kan pahası.Kaptırdın mı kuyruğunu,ha!

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.
Neden Altını Çizdim?
Cemil Meriç bugünü görseydi, hâlâ aynı şekilde düşünür müydü acaba?

İslam'da atâlet yoktur

Nurculuğu târihe ve îmâna bağlı kalmakla faydalı bir hareket olarak kabul ediyorum. Batı'ya karşı müdâfaanın içindeler. Fakat âtıl. İslam'da atâlet yoktur. Nurculuk bu tarafıyla İslam'a aykırıdır.

Neden Altını Çizdim?
Cengiz Erşahin'den güzel bir hikaye daha. İnsana karar alırken cesaret verecek bir hikaye...

Mantıklı kararlar vermekteki sorun herkesin aynını yapıyor olmasıdır

Eğer sen de herkesin verdiği kararları verirsen, sen de onlardan biri olursun. Oysa her zaman farklı bir hayat hayal etmiştin. Genç bir adam reklam ajansında getir götür işlerine bakıyordu. Bir gün yöneticisine gitti. "Baterist olacağım." dedi. Yöneticisi: "Bateri çaldığını bilmiyordum."dedi. O da, "Çalmıyorum, ama çalacağım." . Birkaç yıl sonra o genç adam, dünyaca ünlü, Erik Clapton ve Jack Burce ile birlikte aynı grupta çalıyordu. Grubun adı Cream, adamın adı Ginger Baker idi. Her şeyi doğru düzgün yapmak ve ortalarda bir yerlerde olmak sıradan bir durumdur. En dipte ya da dibe yakın olmak ise ayrıcalıktır. Bu sizin için uygun görülen sıradanlıkla ilgilenmediğinizi gösterir.

Neden Altını Çizdim?
İnsanoğlu yaradılış gereği kararlar alırken bencil davranır ve sorumluluğu üstüne düşünmeden alır. Fakat aldığı kararda terslikler olunca bencillik ve sorumluluk hükmü üzerinden kalkmış gibi davranarak bu kararına başka ortaklar bulur. Bunu anlatan güzel bir hikaye yazmış Cengiz Erşahin...

Kararınızın sorumluluğunu üstlenmelisiniz

İki arkadaş ormanda yürürken birisi gümüş saplı bir balta bulmuş ve sahiplenmiş; "Bak ne buldum." Arkadaşı "Buldum deme, bulduk de" demiş. Ama o başını sallayarak "Hayır ben buldum, benim kısmetim" demiş. Az sonra bir grup insan homurdanarak yaklaşmışlar. Bir şey aradıkları belliymiş. Biri elinde balta olanı göstererek, "Haydi ona gününü gösterelim. Baltamızı çalmış." demiş. Bunun üzerine baltayı bulan "Eyvah! Yandık, başımız dertte" demiş. Arkadaşı, "Eyvah yandık deme, eyvah yandım" de. "Başımız dertte deme, başım dertte de. Çünkü benim değil, senin başın dertte" demiş. Kararınızın sorumluluğunu üstlenmelisiniz. Kararınızın sonucunda ne olursa olsun, sorumluluğun size ait olduğunu unutmayın.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."
Neden Altını Çizdim?
Hepimize yanlış öğretilen bir şeyler var. Bu satırlar en azından benim bazı ezberlerimi bozdu.

İşin aslı öyle değil!..

Hepimiz, Osmanlı İmparatorluğu'nun son yüz yılını bir gerileme ve çöküş dönemi olarak tanımlayan bir düşünce ikliminde yetiştik. Yıllar içinde Anadolu'yu gezmek ve tanımak fırsatını buldukça, bu anlayışın yetersizliğiyle adım adım yüzleşmek zorunda kaldım. Cumhuriyet'ten önceki yüz yıl, gerçekte Türkiye'nin taşrasına, hiç yabana atılmayacak bir kalkınma ve ilerleme çağı olarak yansımıştı. Dönemin mimarisinden, günlük yaşama ait nesnelerinden, kurumlardan ve anılardan bugüne kalanlar, belirgin bir yükselme ve iyimserlik dönemine işaret etmekteydiler. Cumhuriyetin ilk yirmi-otuz yılı ise, taşraya ekonomik ve kültürel bir duraklamadan, hatta çöküş ve çözülüşten başka bir şey getirmemişti.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
220
Baskı Tarihi
2004
Yazılış Tarihi
1980
ISBN
9789754731927
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Beyan Yayınları

Ankara 1978, 28 Kasım

Sen bana bir ufuk açıyorsun Dimdik karşı dağlara bakıyorum Ben sana bir dağ çeliyorum Dimdik karşı ufka bakıyorsun Kupkuru gözlerimize sürme çekiyoruz Bir adım daha atıyoruz