Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2007
ISBN
9755800301
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Sebil Yayınevi
Editörü
Ömer Faruk Lermioğlu
Neden Altını Çizdim?
Türkiye'yi kim kurtardı? Milli Mücadele'yi kim verdi? Cumhuriyeti kim kurdu? sorularına verilen standart cevapları sorgulamamızı gerektiriyor.

Kadirbeyoğlu Zeki Bey'in Mustafa Kemal'e ihtarı

[Mustafa Kemal kongreye asker üniforması ve fehri yaver-i şehriyari sırma kordonuyla gelince] Paşa! Evvelâ üniforma ve kordonunu sırtından çıkar, ondan sonra kürsüye gel! Ta ki millî kuvvet askerî tahakküm şekline girmesin. ... Yalnız bizim bir düşüncemiz vardır... O da bu milli hareketi askerî olmayan bir kuvvetle idare ederek başa çıkarmaktır. Tarih önümüzde çok canlı bir misaldir. Askerin yapacağı herhangi bir inkılab, ihtilal neticesi tasallut ve diktatörlükle hitam bulur... Asıl maksad, inkılabı halkın vücuda getirmesi, halkın başarmasıdır... Bizim gaye ve maksadımız bu işe asker parmağı karıştırmamak, kongrede verilecek mukarrerât üzerinde milli teşkilat ile halk kudret ve kuvvetinden vücûdu ile mevcudiyet-i milliye vücuda getirmektir.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
265
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9750503228
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
İLETİŞİM

sırlar..

İltifatlar içinde hakikate en yakın duranlar belki de aynı zamanda bir itiraf olanlarından ziyade, sır olarak verilenleridir.İkisi arasındaki fark açık: İtiraf,kamuya yönelik olabilir [Kalabalık bir banliyöde adamın biri yanındaki kızcağızı işaret ederek haykırıyor: "Hey millet,bu fıstığa aşığım!"].Sırlar öyle mi ya? Her şey, Dilara Dilemma ile aramızda kalsın isterdim.Dünya aramızda kalsın,tarih aramızda kalsın,kelimeler aramızda kalsın...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
232
Baskı Tarihi
2007
ISBN
978-975-470-125-8
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Mütercimi
Hülya Tufan
Orijinal Adı
Il deserto dei Tartari
Tatar Çölü, 2. Dünya Savaşı sonrasında parlayan modern İtalyan edebiyatının ilk ve en usta ürünlerinden biri, çağdaş dünya edebiyatında da önemli yer edinmiş bir eser. Genç ve hevesli bir teğmenin, ilk görev yerini çevreleyen uçsuz bucaksız çölle “savaşı”. Çöl, hem teğmenin muhtaç olduğu düşmanı ondan esirger hem bizzat “düşman”ın yerini tutar, hem de gizemli, tarifsiz varlığıyla genç teğmeni cezbeder. Gerçek-dışı, soyut bir mekanda, zamanda, zeminde, olaysızlığın ortasında insana ilişkin en can alıcı sorular...

Bizim İçin Moda Yönetmeliktir!..

"Açık yakalar moda olabilir," dedi terzi ustası, ama biz askerler, modayla ilgilenmek durumunda değiliz. Bizim için moda yönetmeliktir. Yönetmelik de der ki: "Pelerinin yakası boynu sıkacak ve yedi santimetre boyunda olacak..."

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
318
ISBN
975-406-172-6
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
2000
Yayın Evi
Cem Yayınları
Mütercimi
Kamuran Şipal
Cem Yayınevi, çağımızın büyük yazarlarından Kafka'nın bütün eserlerini Kâmuran Şipal'in Türkçesiyle yayımlamaktadır. Bütün Eserler'de, 'Hikâyeler', 'Taşrada Düğün Hazırlıkları', 'Dava', 'Şato', 'Kayıp (Amerika)', 'Değişim', 'Ottla'ya ve Ailesine Mektuplar', 'Günlükler', 'Babama Mektup' ve elinizdeki, bizi yeni bir Kafka ile buluşturan 'Bir Savaşın Tasviri' yer almaktadır. 'Bir Savaşın Tasviri'nin bu basımı Kafka'nın arkadaşı Max Brod'un Bütün Eserler'deki metin temel alınarak çevrilmiştir

Akbaba

Bir akbaba vardı, ayaklarımı gagalıyordu. Çizme ve çoraplarımı didik didik etmiş, sıra ayaklarıma gelmişti. Durup dinlenmeden gagalıyordu; arada bir havalanıp çevremde tedirgin dolanıyor, sonra yine çalışmasını sürdürüyordu. Derken bir Bay geçti karşıdan, bir vakit durumu izledi, sonra niçin akbabaya ses çıkarmadığımı sordu. "Ne yapabilirim ki!" dedim. "Geldi, haydi gagalamaya başladı; kuşkusuz ilkin kovmak istedim, hatta boğacak oldum kendisini; ancak böyle bir hayvanın gücüne diyecek yok. Baktım hemen suratıma atlayacak, ben de ayaklarımı gözden çıkarmayı uygun buldum; artık didik didik edilmelerine de bir şey kalmadı." - "Vallahi bilmem ki neden bunca işkenceye katlanıyorsunuz!" dedi Bay. "Bir kurşun akbabanın işini görür hemen." - "Ya?" diye sordum ben. "Peki bunu siz yapar mısınız?" - "Hayhay!" dedi Bay. "Yalnız eve kadar gideyim de silahımı alıp geleyim. Bir yarım saat daha bekleyebilir misiniz?" - "Bilmem," diye yanıtladım ben ve bir süre acıdan kaskatı kesildim, ardından dedim ki: "Ne olur, siz gene bir deneyin!" - "Peki, peki!" dedi Bay. "Bir koşu gider gelirim." Biz konuşurken, akbaba gözlerini bir Bay'a, bir bana çevirmiş, sessiz sakin bizi dinlemişti. Şimdi görüyordum ki, bütün söylenenleri anlamıştı; ansızın havalandı,hız almak için alabildiğine geriye kaykılıp usta bir mızrak atıcısı gibi gagasını ağzımdan içeri daldırdı, derinlere gömdü. Ben sırtüstü yıkılırken, onun tüm çukurları dolduran, tüm kıyılardan taşan kanımın içinde kurtuluşsuz boğulup gittiğini görerek rahatladım.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
232
Baskı Tarihi
2007
ISBN
978-975-470-125-8
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Mütercimi
Hülya Tufan
Orijinal Adı
Il deserto dei Tartari
Tatar Çölü, 2. Dünya Savaşı sonrasında parlayan modern İtalyan edebiyatının ilk ve en usta ürünlerinden biri, çağdaş dünya edebiyatında da önemli yer edinmiş bir eser. Genç ve hevesli bir teğmenin, ilk görev yerini çevreleyen uçsuz bucaksız çölle “savaşı”. Çöl, hem teğmenin muhtaç olduğu düşmanı ondan esirger hem bizzat “düşman”ın yerini tutar, hem de gizemli, tarifsiz varlığıyla genç teğmeni cezbeder. Gerçek-dışı, soyut bir mekanda, zamanda, zeminde, olaysızlığın ortasında insana ilişkin en can alıcı sorular...

Ölmek! Ama Nasıl?

Çünkü açık havada, kargaşanın ortasında, henüz genç ve sağlıklı bir bedene sahipken, zafer borularının öttüğü anda ölmek güzel olabilir; ama bir hastane koğuşunda uzun uzun acı çektikten sonra ölmek daha kötüdür herhalde; evde, sevgi dolu inlemeler, hafif ışıklar ve ilaç şişeleri arasında ölmek daha melankoliktir. Ama bilinmeyen, yabancı bir diyarda, sıradan bir han odasında, yaşlı ve çirkinleşmiş bir biçimde, dünyada, arkada hiç kimsenin kalmadığını bilerek ölmek kadar zor hiç bir şey olamazdı.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
0
Yazılış Tarihi
1994
Baskı Sayısı
15. Baskı
Yayın Evi
İnsan Yayınları
Neden Altını Çizdim?
Bu satırlar "kendimi inceden inceye gözden geçirmeme vesile oldu ve içimde kendi özel hâllerimi ıslah etme umutları uyandırdı!"

Türkiye'ye yolculuk

Türkiye'ye yaptığım otobüs yolculuğu uzun oldu, neredeyse yirmidört saati buldu; yol üzerinde bu ülkeyi ve halkını görmek hayli ilginçti. Yolculuğun en büyük keyfi de buydu zaten: insanları kendi aşina dünyalarında yaşarken ve koşuştururken görmek ve duyumsamak. Otobüsteki Türkler, bana kendi âdetleri hakkında ön bilgiler verdiler. Sıcak, sevecen, alçak gönüllüydüler, güleç yüzlü ve Allah'ı düşünen insanlardı. Bir aile beni kendilerine hemencecik dost edindi ve otobüs, yol üzerinde bir yerde mola verdiğinde, yanımdaki yiyecekleri yememe izin vermeyip, bana kendi yemeklerinden ikram ettiler. Çocuklarına elimi öptürüp, bana 'Amca' diye hitap etmesini tembihledirler; bu iltifatın nedeni özel biri oluşum değil, yaşça büyük Müslüman biri olmamdı. Bu insanların inceliği beni derinden etkilemişti; davranışları öylesine fıtrî ve kalptendi ki, samimiyetin bundan ötesi düşünülemezdi. Bu hâle muhatap oluşum, kendimi inceden inceye gözden geçirmeme vesile oldu ve içimde kendi özel hâllerimi ıslah etme umutları uyandırdı.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
69
Baskı Tarihi
1992
ISBN
975-552-032-5
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Çocuk Vakfı Yayınları
Neden Altını Çizdim?
güzel,ne güzel...

uyuduk

Uyuduk...Rüyamda hep yıldızların arasında dolaştım.Onlarla konuşuyordum.Birinden diğerine atlıyor,Bilmediğim bir dilde çığlıklar atıyordum.Hafiftim,güzeldim ve şüphe yok ki bir gökyüzü ırmağıydım.Ama yeryüzüne dönüşüm fazla uzun sürmedi.Uyanınca kendimi yatağımda buldum ve hiç üzülmedim.Ya kendimi yatağımda bulamasaydım?

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
158
Baskı Tarihi
Şubat 2009
Yazılış Tarihi
1997
ISBN
978-975-263-668-2
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Timaş
Editörü
Seval Akbıyık
Nazan Bekiroğlu'nun Timaş yayınlarından çıkan bir kitabı.. Yer yer roman tadında, sır kapılarını aralatan bir kitap.

Ahter-Suhte,Hû ve Lâle

İçinden şiirsiz geçilemeyecek kadar derin gözleri vardı.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
203
Baskı Tarihi
2007
ISBN
978-975-8432-80-6
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
vural yayıncılık

Sen Yokken

SEN YOKKEN Altında sohbetler kurduğumuz ağaçlar bana cevap vermedi seni görmeyince. Kaldırımlar bile sustu bana, seni bulamayınca yanımda. Gökyüzünde yıldıza sordum seni; o an, "git bul onu" deyip kaçıverdi gözden. sen olmayınca hiçbir şey olmuyor. Yüzüne bakmadım diye melekler yüzlerini bana göstermediler. Biliyorum sana sarılmıyorum diye rüzgar üşütüyor beni. hesap soruyor bana. Neden? Sana kalbimi açmadım diye çiçekler açmıyorlar. Bülbül bile küsmüş bana, sana sevgimi söylemedim diye. Hüznünü yaşıyor senin. Üstünde yürüdüğüm toprak dedi bana: "Ölürsen, sevdiğini söylemeden; ben bile kabul etmem seni..." Tabiat bile seni görmeyince yanımda düşman kesiliyor bana. Meğer her şeyler seni benden daha çok severmiş... Ben ne mi yapıyorum? Bense... Bense... Seni göstermiyorlar diye gözlerime bakmıyorum. Anlatamadılar diye küskünüm ellerime Sana koşamıyorlarsa ayaklarım, dargınım onlara yalnız yüreğimle barışığım Seni olduğundan daha çok sevdi diye. Niçin mi sana sevdiğimi söylemiyorum? Ne zaman seni sevdiğimi söyleyecek olsam, Allah şunu soruyor bana: "O'nu seven sen misin, ben miyim?" ..... O yüzden hep şunu söylüyorum sana ALLAH SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYOR...

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
69
Baskı Tarihi
1992
ISBN
975-552-032-5
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Çocuk Vakfı Yayınları

Merhaba

Bu kitabı açmadan önce ne yapıyordunuz,bunu sormayacağım.Belki evi yakmak istiyordunuz,belki uçağa atlayıp Afrika'ya gitmek ,belki de günlerce uyumak istiyordunuz...ama bunları istemek neye yarar?