Türü
Roman
Sayfa Sayısı
705
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1999
ISBN
975-289-227-2
Baskı Sayısı
16. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Everest
Editörü
Sırma Köksal
2020'li yıllar... Postnişinde Yüce Pir'in oturduğu Yeni Dünya Düzeni tarikatı iktidarını hızla güçlendirmektedir. Tarikatı oluşturan vasıl, salik, mürid ve talipler, 'Son Hakikat' dedikleri dünya görüşlerini gezegenin bütününe tebliğ etmekle yükümlüdürler. Dünya halkları ya 'Tekleşmiş Varoluş'ta eriyecekler ya da genleri yok edilmek suretiyle mutlak bir biyolojik ölümle karşı karşıya bırakılan Sömürülmezler'in ve Lanetliler'in kaderini paylaşacaklardır.

Afazi

Kullanılan sözcük sayılarının azaldığının idrakindeydim. dedi Kadızade, mazeret beyan eder gibi,''belki de dile ilişkin kayglarımız Türkçe-Osmanlıca tartışmalarıyla sınırlı kaldığından afaziye uyanamadık..Kelimelerin sesli/yazılı şekilleriyle uğraşıyorduk. Beyinlerimize ulkaşıp ulaşmadıklarını üzerinde düşünmek aklımıza gelmedi. Düşünce içeriklerinin korunup korunamadığının üzerinde de düşünemedik. ''ideolojik kavganın idrakindeyiz'' dedi danışman,'anlaması zor olan, mesela, neden 'önemli' ve 'mühim' kelimelerinin her ikisinide kullanmamış, latin harflerinin yanı sıra arap harflerini de öğretmemiş olduğunuz.Onu yapsaydınız tek sorununuz çeviri olurdu'' 'Düşünemedik 'dedi Kadızade yine ''haklısnız.ilim mi bilim mi münakaşalarına gömüldük,her ikisinden de olduk.Kavramın kendisi karşılığı olmayan bir sesten bir şekilden ibaret kaldı.''

Türü
Akademik
Sayfa Sayısı
176
Baskı Tarihi
1999
Yazılış Tarihi
1984
ISBN
9753550391
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İz Yayınclık
Mütercimi
Mustafa Özel
Neden Altını Çizdim?
Satırlar kendini anlatıyor...

Kartezyen akıl yürütme...

Kartezyen akıl yürütme sonuçta insanı "anlamak için bilim"den "manipüle etmek için bilim"e götürmüştür. Bilginin amacı gerçekliğin yapısıyla örtüşmek değil, maddi dünyada etkin bir biçimde faaliyet göstermektir artık. Böylece "çoğulcu" bir dünyaya ulaşılmıştır, tanrılarla dopdolu bir dünyaya: servet, bilgi için bilgi, hareket hızı, piyasa büyüklüğü, değişim hızı, eğitim "miktarı", hastane sayısı ve daha nice "kutsal inek"...

Türü
Köşe Yazısı
Sayfa Sayısı
488
Baskı Tarihi
2003
Yazılış Tarihi
1993
ISBN
978-975-437-101-7
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Ötüken
Editörü
R.Güler-E.Kılıç

Erol Güngör'ün Cemil Meriç hayranlığı

Aziz Cemil Meriç! 'Bu Ülke'yi ben yazmak isterdim. Yazamayacağımı biliyorum, ama hiç değilse bir ilim mensubu olarak,bir psikolog olarak şu satırları ben yazmış olsam kendimle övünürdüm: 'Hangi ilmi hakikat bir kabile dinin naslarından daha sıcak daha doyurucu? İnanmayanların inanlara sataşmaları kıskançlıklarından. Müminlerin saadetini gölgeleyen tek ıztırap ,inanmayanlara karşı duyulan merhamet olmalı'

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1999
Yazılış Tarihi
1995
ISBN
978-975-510-928-2
Baskı Sayısı
11. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can Yayınları
Mütercimi
Aykut Derman
Orijinal Adı
Ensaio Sobre a Cegueira
Körlük, 1998 yılı 'Nobel Edebiyat Ödülü' sahibi Portekizli yazar Jose Saramago'nun son yıllarda yazdığı en etkileyici kitap. Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşir. Körlüğü, başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlaki değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır.

Dünya tüm anlamını yitirmişse, gözyaşlarının ne anlamı kalır ki

Ağlama dedi, başka ne diyebilirdi, dünya tüm anlamını yitirmişse, gözyaşlarının ne anlamı kalır ki. Genç kızın odasında,komidinin üzerinde, içinde kurumuş çiçekler bulunan cam bir vazo vardı,su buharlaşıp uçmuştu. kör eller oraya yöneldi,parmaklarçiçeklerin kurumuş taç yapraklarına dokundu ,terk edildiğinde yaşam ne kadar kırılgan

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
90
Baskı Tarihi
2000
Yazılış Tarihi
1934
ISBN
975-470-806-1
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim Yayınları
Editörü
Bahriye Çeri

Ahmet Haşim'in sevmediği tipler

Haşim'in sevmediği tipler,iğrendiği tipler türediler.Yani gerek edebiyatı gerek ilmi gerek politikayı kendilerine basamak yapıp yüksek bir refah seviyesine erişmek isteyenler veya erişenlerdi.Haşim bu tipleri edebiyatta olsun,ilimde olsun politikada olsun daima en ehemmiyetsiz, en bilgisiz ,en samimiyetsiz kimseler arasından fırladığını görmüştür.Bunların kimi Haşim'in mektep arkadaşı,kimi talebesi,kimi hayranı,kimi mahmisi[himaye gören,korunan],kimi sade tanıdığı idi.Birer birer yanından ayrılıp öne geçtiler.Zavallı Haşim,bir bankanın kendisne yol verilen bir memuru iken,onlar müdir-i umumiliklere[genel müdürlüklere] kondular.Zavallı Haşim orta mekteplerde ders vereyim diye sürüm sürüm sürünürken onlar professor kürsülerini işgal ettiler ve o müthiş hastalığını tedavi ettirmek için kısa bir avrupa seyahati dilenirken,ciğeri beş para etmez,sırf adale ve etten mürekkep inkılap soyguncuları Londra'nın ,Paris'in ,Berlin'in en muhteşem otellerinde en konforlu daireleri kiralıyorlar ve en lüks su şehirlerinde rakıdan, şampanyadan yıpranmış böbreklerini en son, en pahallı kür usulleriyle tamire çalışıyorlardı.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
364
Baskı Tarihi
Kasım 1999
Baskı Sayısı
4. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh

Hasta yatağı

Yatak oldukça geniş...Ben bir kenarında uzanıyorum,o bir kenarına...O, yani hastalığım.Bundan evvel de geniş yataklarda yattım; yanımda yine yatak arkadaşlarım vardı;ümitlerim, hülyalarım, vehimlerim, gündelik acı ve kederlerim sırasıyla gecelerime arkadaşlık ederlerdi. Fakat bu sefer onların hepsinden, hatta büyülü gözleriyle un musırrı olan arzudan bile ayrıldım.Şimdi hastalığımla başbaşayım. Onu, anlaşılan, geç doğan bir çocuk gibi yıllarca kendimde gezdirdim. Belki bu yüzdendir ki bana hiç yabancı gelmiyor. Bu geniş yatakta yan yana hatta kucak kucağa yatıyoruz; ayaklarımın ucunda hararetim var. Küçük, siyah, sokulgan bir köpek gibi orada,ayaklarımın ucunda yatıyor. Ara sıra ince, uzun başını uzatıyor, ellerimi yalıyor. Ah bu yapışkan sıcak yalama...Sanki erimiş kauçuktan bir eldiven gibi onu giyiyorum. Sonra yavaş yavaş bu okşama bütün vücuduma dağılıyor, aynı musır, sıcak ve bunaltıcı dil bütün vücudumu aynı yapışkan unsurla giydiriyor.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Yayın Evi
Kaynak
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.
Neden Altını Çizdim?
1930'larda Anadolu insanının iktidar sahiplerine bakışına dair bir anektod.

İttihatçılık Ne Demektir

Dedemden defalarca işittim ve hatırlarım; İttihatçılar ve onun devamı olan Halk Partisi için şöyle derdi: "Oğlum, bu fırka, bu teşekkül kalaysız bakır bir kaba benzer, içine ne konulursa zehir olur. İsterse hacı, hoca olsun... Oğlum, bu fırka ehlullahtan, Allah dostlarından beddua almıştır. Bu yüzden öyle bir hâle gelmiştir ki, kalaysız kaba benzer, içine gireni zehirler..." "Ne için dede?" "Böyle oğlum! Bir milleti dinsiz yapmaya çalışmaktan daha büyük cinayet ne olur? Bir kere din terbiyedir, ahlâktır, dürüstlüktür... Din evvelâ kendi nefsine, sonra ailesine, komşularına, çevresine, ülkesine, milletine, memleketine hayırlı insan yetiştiren bir müessesedir. Her sahada en üstün inşam din yetiştirir. Din bunun için dindir. Çünkü İlâhî kaynağa bağkdır. Allahu Tealâ tarafından insanları öyle yetiştirmek için gönderilmiştir. Binaenaleyh bu terbiyeyi ve ahlâkı kabul etmemek, dini kabul etmemek demektir. Dini kabul etmemek ise Allah ve Resûlullah, Kitap ve Kur'an tanımamaktır. "Türk milleti Yunan'la harbetti; Yunan'ı kovdu. Niçin kovdu? Yunan memleketimizde kakrsa, bana Kur'an'ımı okutmaz, dinimi yaşatmaz, mukaddesatımı değiştirir, diye kovdu... Memleketimize dikkat edin yavrum, değişmeyen nesi kaldı? "Aman dinimizi, dilimizi, Kur'an'ımızı, ezanımızı, Cuma'mızı, kandillerimizi, bayramlarımızı koruyalım. Yoksa mahvoluruz."

Sayfa Sayısı
339
Baskı Tarihi
1997
Yazılış Tarihi
1974
ISBN
975-470-281-0
Baskı Sayısı
8. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Editörü
Mahmut Ali Meriç
Türkiye'de son zamanda yetişmiş en önemli aydınlardan, büyük filozof Cemil Meriç'in belki de en önemli eseridir. Binlerce sayfanın bilgisini küçük bir kitaba sığdırabilecek kadar usta yazarın ilmek ilmek örgülediği eşsiz bir dantela... Avrupayı, Osmanlıyı, Hind'i ,Çin'i motiflediği bir kanaviçe resmi.. "Bu ülke" de Tagore'dan Kemal Tahir'e..Oradan Said Nursi'ye.. ve oradan da İbn Haldun'a kadar onlarca ismi bulabilirsiniz. (http://www.itusozluk.com/goster.php/bu+%FClke)
Neden Altını Çizdim?
gerçekleri yansıttığı için

Din Problemi Şer Problemi Avrupalılaşma Problemi

Din problemi, şer problemi, Avrupalılaşma problemi... bizim de gevelediğimiz mefhumlar. Ama kimsenin bu problemler üzerine kafa yorduğu yok. Sağ, kovuğuna çekilmiş, münzevi, mazlum, mustarip. Sol, eline tutuşturulan reçeteyi kekeliyor, mânâsını anlamadığı reçeteyi. Tek ortak duygu: düşmanlık. Diyalog yok. Tanzimat'tan ...beri hazır elbiseye meraklıyız, hazır elbiseye ve hazır medeniyete...Tefekkür kılıçla fethedilmez, bir parça kendi kafamızla düşünmek ne kadar güç.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Yayın Evi
Kaynak
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.

İttihatçılığın insana ettikleri...

Amcam, Zeynelabidin Efendi ve kardeşleri hakkındaki sözleri ve tavrı dolayısıyla, Vehbi Efendi'ye kırgın ve dargın idi. Vehbi Efendi'nin bu davranışı, İttihatçılığından tevellüd ediyordu. Hâdimli Hoca, Zeynelabidin ve Ziya Efendilerin yurd dışında vefat etmiş bulunmaları dolayısıyla şu sözleri söylemiş: "Yeryüzünde yatacak yer bulamadılar; vatan onları dışarı attı..." Buna karşılık amcam şöyle demişti: "Birisini Beytullah bağrına bastı; diğerini de Muhammed Mustafa, sancağı altında sakladı... Biri Cennetü'l-Muallâ'ya, diğeri Cennetü'l-Bakî'ye gömüldü... Bu zatlar, Müslüman Türkün Müslüman kalmasından başka ne için çalıştılar, başka ne istiyorlardı? Onlar için böyle konuşup da Türkün Müslüman kalmasını istemeyenlere sevgi saygı göstermek, büyük bir âlimin şânına yakışır mı?"

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
520
Baskı Tarihi
Haziran 2006
Yazılış Tarihi
2006
ISBN
975-293-478-1
Baskı Sayısı
5. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğan Kitapçılık
İpek Çalışlar’ın yazmış olduğu “Latife Hanım” kitabı Doğan Kitap’dan çıkmış ve 520 sayfa. Nurten Şerbetçi'nin Haksöz-Haber için yaptığı değerlendirme: Cumhuriyet’in Elit Kadın Modeli Yazan: Nurten ŞERBETÇİ Yazı Kaynağı: Haksözhaber

Yüzyılın başında İzmir

O yıllarda, İzmir'de çok sayıda dil konuşulurdu. Üst düzeydekiler için zorunlu dil Fransızca'ydı, hizmetçilerle Rumca konuşulur, dükkâncılarla İtalyanca pazarlık yapılır, ticaret ise daha çok Fransızca ve İtalyanca yürütülürdü. İngilizce bilen ise çok azdı.