Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Yayın Evi
Kaynak
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.

"Rübâb-ı Şikeste" Şiirinden

Başka yerde bulunamayacağı için bu son kısmı Ertuğrul Bey, Kadir Mısıroğlu Beyden fotokopisini aldığı ve "Mısır Daneleri" adını taşıyan, İbrahim Bey'in basılmamış divanından, ricam üzerine istinsah etti ve hatırata alındı: Ey mûsikî-i Şark, tesellîli zemzeme! Lağvın, dokundu doğrusu mecruh gönlüme. Ey mûsikî-i aşk, ey elhân-ı zâr-ı dil! Ey ruhlar içinde akan eşk-i selscbil! Ey Şark'ın en rakîk temeddün numunesi, Bağdâd'ın, Isfahan ve Bizans'ın teranesi! Meclislerinde şarkı, gazel vâye-dâr idi, Türk şi'rinin, hemen o muhalled kasâidi, Cânâna yalvaran tarab-âbâd güftedir, Sazında, şûh bir edebiyyât bestedir. Ey Lâle Devri'nin şeb-i sevdâ-penâhını, Bir ahd-i şevketin edebî intibahını, Târihe: Şal, ipek ve mücevherli haymeler, Fil dişli kasırlar kurarak, bir perî-eser Âlem içinde, sihr ile sermest eden sadâ, Sultanlar ettiler, seni tertîle i'tinâ... İslâm, eder seninle ibâdet, okur Ezan, Kur'an okur ki, şâiri Garb'ın da bir zaman, Gaşyoldu selsebîl-i deminden... Bu haleti, Görseydi, kahrolurdu muhakkak Piyer Loti. Lâkin nedir tabîate isyan, bu nağmeler, Hatta çobanların kavalından silinseler, Irmakta, dağda, kuşta... Sabâ'dan gürül gürül, Elhânı, Suzinak eserler duyar gönül. Şâir, bu hâli, sanki, görüp iptida demiş: "Bakî kalan bu kubbede, bir hoş-sadâ imiş!.." Şiirin altında 26 Kasım 1934 tarihi vardır. Baştan ikinci mısra için, İbrahim Bey şu dipnotu koymuştur: "Şark mûsikîsi yerine, Garp mûsikîsinin, devlet mûsikîsi olarak kabul edildiği ilân olundu."

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Osmanlı yönetiminin tarikatlara karşı tavrı

Osmanlı yönetiminin tarikat olgusuna karşı tavrı hiçbir zaman bütünüyle olumlu olmamıştır. Fatih döneminde tüm tarikatlere yöneltilen baskıların benzeri gerçi daha sonraları görülmemiştir; fakat örneğin Yavuz, Kanuni ve IV Murat zamanlarında çeşitli tarikatlerin şiddetli takibe uğradığı bilinmektedir. II. Mahmud devrinde Bektaşilik yasaklanmış, mensupları sürülmüş ve idam edilmiş, Bektaşiliğe yakın sayılan bazı tarikatler ceza görmüştür. Kendisi bir ara Kadiriliğe intisap eden II Abdülhamid'in saltanatında Mevlevilik çeşitli baskılara konu olmuş, önemli Nakşi ve Halveti şeyhleri sürgüne gönderilmiş, ayrıca tüm tarikatlerin ulema denetimine sokulması için çeşitli çabalar gösterilmiştir. Sünni ulemanın tarikat olgusuna öteden beri kuşkuyla baktığı da bilinir.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Sis

Sis, ameliyesini aydınlığın üzerinde yaptığı için olsa gerek biraz da zihnin hallerine benzer. Onun için daima muhayyeleyi gıcıklar. Görüş plânlarımızı altüst eder, eşyayı değiştirir, aralarına acayip mesafeler koyar, onları tabiî halde tanımadıkları bir yalnızlıkta karşımıza çıkarır. Hülâsa, san'atın büyüsünü, yahut nizamını günlük hayatımızda kurar. Onunla karşılaşınca ister istemez bir çeşit yaratmaya mahkûm oluruz. Hangi İstanbul'lu sisli mevsim sabahlarında veya geceleri yatağında o acı düdük seslerini dinlerken az çok şâir değildir?

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
81
Baskı Tarihi
2009
ISBN
978-975-510-355-6
Baskı Sayısı
28. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Can
Editörü
Şebnem Sunar
Mütercimi
Ayça Sabuncuoğlu
Orijinal Adı
Schachnovelle

Hiçlik

Bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapmaz.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
115
Baskı Tarihi
2006
Yazılış Tarihi
1970
ISBN
975-390-044-9
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
E Yayınları
Mütercimi
Aydil Balta
Orijinal Adı
Being There
Nitelikleri olmayan saf ve dünyadan bi-haber bir bahçıvanın bir dizi rastlantı sonucunda nerdeyse politikanın en üst basamaklarına kadar tırmanma şansını yakalamasının anlatıldığı roman, bir bakıma Amerikan medya kültürüne yönelik de bir taşlamadır.

Vizontele

Televizyonda onu seyredenler, karşılarındaki adamın gerçekte kim olduğunu bilmiyorlardı; ona hiç rastlamadıklarına göre nasıl bilebilirlerdi? Televizyon sadece kişinin yüzeyini yansıtıyordu; televizyon seyircilerinin gözleri tarafından yutularak bir daha görünmemek üzere yitip kaybolana dek, bıkıp usanmadan kişinin vücudunun görüntülerini yolluyordu. Domuz burnunu anımsatarak üzerine yönelen üç duygusuz objektifli alıcılara karşı, Chance milyonlarca elle tutulur kişi için sadece bir görüntü oldu. Düşüncesinin filmi çekilemediğinden, onun ne denli gerçek olduğunu asla öğrenemeyeceklerdi. Chance için de televizyon seyircileri, kendi düşüncesinin ekrana yansıması olarak, görüntü olarak vardı. Onlara hiç rastlamadığı ve düşüncelerini bilmediği için ne denli gerçek olduklarını asla öğrenemeyecekti.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Yayın Evi
Kaynak
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.

İlerici Bir Hoca

Yine bir bayramdı. Arkadaşlarla hocanın evine gitmiştik. Yemeği yedik; sohbet başladı. Böyle günlerde öğleye kadar kalırdık. Memleket, millet meseleleri konuşuluyordu. Herkes düşündüğünü söylüyordu. Serbest bir konuşma idi. Aramızda, bizden yaşlı olmakla beraber tahsilde bulunan, sonradan Türkiye'de Diyanet'te vazife alan Hamdi Kasaboğlu da vardı. O serbestlik havası içinde, içinden geçenleri ortaya dökmekte bir mahzur görmemiş olmalı ki, biraz da şakaya vurdurarak, konuşmaya başladı: "İnşallah memlekete döndüğümde, öyle, 'şu haramdır, bu helâldir.' diye milleti perişan eden hocalardan olmayacağım. Bu hocalar milleti perişan ettiler. Millet ne yapacağım şaşırdı. Bilhassa 'Şapka haramdır.' diyenlere karşı, 'Bakın millet, ben iki şapka birden giyiyorum..." diyeceğim. Kasaboğlu'nun öyle yarı şaka yarı ciddi söylediği bu lâfları, İhsan Efendi, ciddiye aldı. O zamana kadar kendisinde görmediğimiz kadar kızarak, onun sözünü kesti. "Sus ulan, dangalak, sahtekâr!" diye bağırdı. Sonra şunları söyledi: Şakanın da bir haddi, bir sınırı, bir ölçüsü vardır. Bu şaka değil! Burada sana ağabey nazarıyla bakan çocuklar, genç talebeler var. Seni ağabey biliyorlar... İki şapkayı giyip de, memlekete ne kazandıracaksın? Türkiye'deki âlimler, Müslüman millet, seni tasvip edip alkışlayacaklar mı sanıyorsun? Senin yüzüne tükürecekler... Yahu sen memleketi ne zannediyorsun? Sen bu sözleri orada söyleyemezsin bile... Bu millet, dua almış, büyük millettir. Onun imanı böyle herzeleri kabul etmez. Millet başına geçenlerin hıyanetleri yüzünden şimdi şaşkın ve üzgündür. Bu günler geçecek. Millet uzun harplerden, kıtlıklardan çıktı. Biraz kendini toplasın, bak neler olur! Namık Kemal merhumun dediği gibi, Hakir olduysa millet şânına noksan gelir sanma Yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr ü kıymetten Bu millet de çabucak yerden kalkacak, eski şanlı günlerine dönecektir. İhsan Efendi, Kasaboğlu'nun sözlerini ciddiye alarak, hem ona, hem de bizlere iyi bir ders vermişti. Bu Kasaboğlu gibi birkaç tanesi, o zamanlar, artık gerçek mi, gösteriş mi bilmem, Kemalistlik davası güder, Mustafa Sabri Efendi'ye filân, bayramlaşmaya bile gelmezler, sık sık sefarethaneye koşarlardı...

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."
Neden Altını Çizdim?
Tartışılacak sözler... Ama ilginç sözler...

Devlet Zorbalığı

Osmanlı entelektüel dünyasının zamanla saplanmış olduğu dar muhafazakârlığın kaynakları, belki de İslam dininin yapısından çok, devletin zorbalığına karşı toplumun geliştirdiği bir içe-kapanış refleksinde aranmalıdır.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
207
ISBN
978-605-4195-17-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Düşün
Editörü
H.Ahmet Menteş

Küpler

Hakkı Kamil Beşe şöyle söyler: "Yerden göğe küp dizseler Birbirine benzetseler En alttakini çekseler Seyreyle sen gümbürtüyü." İşte en alttaki küp toplumda din adamıdır ve yerinden çekilmiştir. Müslüman toplumlardaki karmaşa ve kaosun sebebi budur.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.

Bozuk Düzen!

Bozuk düzen ne demek? Düzen, "nizam" karşılığı. Nizam bozuksa nizam değildir.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Yazılış Tarihi
2000
Baskı Sayısı
0. Baskı

Kinyas ve Kayra'dan

Benim adım Kinyas. Gün ağrıyor. Başım ağrıyor. İsmimi kendime ben verdim. Bitmeyen bir öfke ve bitmeyen bir mutsuzluğun ifadesi. Bütün insanlara kızgınım. Yaşadıkları için. Hayattan midem bulanıyor... Ateşle oynarım. Yeterince benzin ve karşımda oturan adamın ceketinin iç cebindeki çakmakla dünyayı yakabilirim. Benim adım Neron. Geceleri, çaldığım arabalarla gezerim. Tokyo'da doğdum. İki zenciye üç gram kokain karşılığında bileklerimi kestirttim. Sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı. Benim adım Steve McQueen. Bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum. David Bowie'yi rüyamda gördüm. Sabah bir gözüm yoktu. Şiir yazdım. Tam üç tane. Birini rendeleyip makarna sosuma kattım. Diğerini yakıp küllerini kum saatine koydum. Biraz zaman kazandım böylece. Sonuncusunu ise şimdi yazdım. İşte geliyor: Sözlerimin sonunu duymadığın zaman. Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman. Değiştiriyorum son kelimelerimi. Değiştiriyorum sonumu.