Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Kapısı Kapalı Ev

Bu "kapısı kapalı" evde, mutlu bitki ve hayvanla bir arada bulunan insan, pencere kenarında bekleyen bir bakıştır. Çile ve özlem dolu bir bakış. Önünde bulunan sisli atmosferde, uzaklardaki yıldırımlardan sıçrayan her kıvılcım, içimin fezasını aydınlatıp yakar. İçinde gök gürültüsünün sesini duyar. Cennet hatıralarının tarlası olan gönlünün sessiz ve sınırsız sahrasında yağmaya başlayan ve bütün varlığını, susuz bir boğaz gibi, Mart yağmurlarının okşayış hazzıyla sakinleştiren yağmurun susuzlukları giderici ve hatıralarla dolu senfonisini dinler. Birden pencere kapanır ve yağmurun sesi kesilir. Ruh hafakan içinde sabırsızlanır ve zincirine vurulmuş öfkeli bir deli gibi yaralı ve dertli kıvranıp durur. Bazen dışarıdan bir ayak sesi -" bunun onun ayak sesi olduğunu bilir"- işitir. Bu ses, odanın boğucu ve sessiz havasını hararetle doldurur. O, dışarıda tanıdığının sesini işiten yalnız bir keklik gibi kafesinde bir o yana bir bu yana bilinçsizce çırpınır. Her defasında bir duvar onu karşı duvara sürer. Hayvan hareketlidir, ama "başı yerde!" Ağaç yerden başını uzatmıştır ama "ayağı toprakta"dır. İnsan ise ağaç gibi göğe doğru filizlenen bir canlıdır; bu kısa "dünya"nın alçaklığından "mavera"ya başını uzatmış isyanın uzun boyudur. Tavanı yararak bir sır gibi bir ay ışığı gölgesinde, bir bakış gibi yıldız deliğinden geçsin diye hayal ve arzu tarzında yoğurmuşlardır onu...

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Hayat

Dünyada herşey insanın var oluşu içindir. Dert şudur ki var oluş ne içindir? Dünyada varoluşlarını kendilerinin varoluşuna aracı olan şeylere araç kılanlar ne gülünçtürler! Bu aptal döngüde dönüp duran insanlar ne de çoktur. Böylelerinin hikayeleri, sabahtan akşama dek hareket halinde olup da sonunda tamı tamına başladığı noktaya varan dolap beygirinin hikayesidir! Bu yüzden, hayat adı verilen platonik mağarada ancak dışarıdan habersiz olan kimseler iyi, güzel, sakin ve mutlu bir yaşantıya sahip olabilirler. O taraftan bir elçi, bir mesaj ve tanıdık bir ses onların huzurunu bozamaz. Bu mağarada bitki, hayvan ve insan bir aradadır. Paul Valery şöyle diyor: "Medeniyetinin yok olucu olduğunu ilk kez olarak bilen günümüz insanıdır." Buysa insanlık kültürünün fethettiği en yüksek zirvedir. Bu mağarada bitki ve hayvanlarının kaynağı bu haberdarlıkta yatmaktadır.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Mucizesi kitap ve ümmeti ümmi olan bir peygamber...

Fakat kimse öne adım atmadı. Peygamber ortada, yalnız başına bağırıyor, kıvranıyordu. Sesi boğuktu. Yüzü yorgun ve bitkindi. Onun toplumu, Muhacirler, Ensar, Kureyş, Haşimoğulları, hatta Abdulmuttalipoğulları, öylece durmuş ona bakıyor, onu övüyor, onunla gurur duyuyordu. Bravo, âlâ! Araplar içinde böyle adam çıkmadı! Adam hâlâ bağırıyordu: Ey insanlar! Aranızdan...? Mesajımı... Istırabımı... Tarih de öylece bakıyordu uzaktan. Gizli ve acı gülümseyişiyle ağlıyor, acıyla mırıldanıyordu: Kitap ve risalet sahibi ülülazm bir peygamber, ümmetinin kalabalığı arasında böylesine garip! Toplumunun kalabalığı içinde böylesine yabancı, sülale ve aşiretinin kalabalığı içinde böylesine yalnız! En hararetli ve en mutaasıp müminleri arasında böyesine meçhul! Mucizesi kitap ve ümmeti ümmi olan bir peygamber!...

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Hubût

Yabancılık, uçsuz bucaksız "varlık" âlemini boğucu bir darboğaz haline getirir. Dar ve karanlık hücrede tek başına hapse mahkûm olan kimsenin hücresinin tavanı, tanıdık birinin getirildiğini duyunca, göğe kadar yükselir ve duvarları her yandan yeryüzü ufuklarının ötesine kadar uzaklaşır ve mahkûm, zindanını dört yönden "O"nunla sınırlı tanıdık bir iklim olarak bulur! "Mesaj" sahibi olan ruh ne mürit ister ne âşık. "Ömür" güzergâhında bekleyen gözlerle durur. "Varlığı" tanıdık birini çağıran bir "sesleniş"tir. "Hayat"ı boşuna gelip geçen bu mükerrer, mesuliyetsiz, bekleyişsiz ve ızdırapsız yüzler kalabalığında alışılmış ve mahrem bir akraba yüzü bulma ümidinde, "hayret" dalgasına düşmüş bir bakıştır. İki gözü, bu sığınaksız dünyada tıpkı annesini kaybetmiş iki çocuk gibi ne yapacağını bilemez haldedir.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Ruh Akrabalığı

Büyük bencillikler "şöhret" ve aşkla tatmin olur, fakat büyük dertler ve ızdıraplar, şöhretler ve utançlar kalabalığında, sevgi ve aşk sıcağında naspsiz kalır. Dünyayı başka bir renk ve biçimde anlayan düşünce "kendi"ni gaybi nehirlerin kaynağı ve garip esintilerin sahrası olarak bulur, yalnız ve yalnız "tanıdık" arayışındadır. Ruh akrabalığı, bu "kaynaklanış"ta yabancı kalmış ruhların ihtiyacıdır.

Türü
Diğer
Sayfa Sayısı
527
Baskı Tarihi
Eylül 2010
ISBN
978-605-5482-00-8
Baskı Sayısı
0. Baskı
Basım Yeri
Ankara 2010
Yayın Evi
FECR YAYINEVİ
Mütercimi
Prof.Dr.Hicabi Kırlangıç - Prof.Dr.Derya Örs
Orijinal Adı
Hubut der Kevir
Birden elindeki elmayı uzattı ve gözleriyle benden onu dişlememi istedi. Fakat ben dudaklarımı daha sıkı kapattım. Yüreğimdeki dilsiz bir duygu diyordu ki an, büyük bir inkılâp anıdır. Bütün varlık olduğu yerde durmuş heyecanla bekliyordu. O, bir isyan alevi gibi karşımda dalgalanıyor ve sabırsız yakıyordu beni. Bense kalbinde korkunç bir volkanın patlamak için sabırsızlandığı dağ zirvesinin sakinliğine sahiptim. O her an daha kararlı ve saldırgan, ben her an daha tereddütlü ve ezgin. Günah duygusu.

Muhatap İhtiyacı

Tarihte bir arada oturmakta olan insanlar, yüzler, bakışlar ve sözler yığını arasında birden gözüm iki üç tanıdığa takıldı. Tanıdık muhatap. Ne yazık ki bu kelimenin içini boşalttılar. Bu kelimenin yardımıyla ne demek istediğimi anlatamıyorum. Yazık! Tanışıklık! Tanrı'nın da "istediği" ve "istemekte olduğu" şey. Yokluk çölünde tek başına nefes almak, gayb perdesi ardında, ebedî olarak meçhul kalmak istemedi. İhtiyaç her zaman eksikliğin ürünü değildir, yoksulluğun ürünü değildir. Öyle ihtiyaçlar vardır ki olgunluğun ürünüdür, zenginliğin gereğidir. Güzellik sahibi olan, kendisine âşık olacak tanıdık bir bakış arayışındadır. Zengin olan, bağışta bulunabilmek için bir muhtaç bulma ihtiyacındadır. Güçlü olan, yenilgiye uğratacağı bir rakip ihtiyacındadır. Defter değil kitap, sessiz bir okuyucunun yolunu gözler. Harabe değil define, yabancılık yıkıntıları altından kendisini çıkaracak tanıdık bir el bekler. Söylenecek sözü olan gönül, tuğyan eden ve suskun ölmekten korkuya kapılmış olan mahkûm anlamları azat edecek bir muhatap bulmaya özlem duyar.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
384
Baskı Tarihi
2005
Yazılış Tarihi
1982
ISBN
975-00125-1-8
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Doğu Kütüphânesi
Editörü
Halil Açıkgöz
Bu kitabın yazarı aslında Halil Açıkgöz ancak altını çizdiğimiz tüm satırlar Cemil Meriç'e ait olduğundan yazarı Cemil Meriç olarak girdik.

Andre Gide haklı. Roman devrini tamamlamıştır.

Esasen Andre Gide haklı. Roman devrini tamamlamıştır. Romanın kuşatacağı mes'eleleri ilimler ele almıştır zâten. Balzac'tan sonra artık romancı gelmemiştir ve gelmez de.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
207
ISBN
978-605-4195-17-6
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Düşün
Editörü
H.Ahmet Menteş
Neden Altını Çizdim?
Bugünün bakış açısından pek hamasi gelebilir bu sözler ama burada tarif edilen anlayış, bugün Fethullah Gülen hareketi tarafından birebir temsil ediliyormuş gibi geliyor. Nurettin Topçu'nun dergisinin adı "Hareket" idi, Gülen hareketinin dergisinin adı "Aksiyon"! "İnanmış bir ruhun, bu topraklar üzerinde cemaat şuuruyla varlığına sahip çıkması, vatan çocuklarına iman ve ideal aşısı yapacak münevver kadroların yetişmesi" ideali de tam olarak bu hareketin felsefesini tanımlamıyor mu?

Milletin ruh cephesindeki zaferi, millet ruhunu yapan maarifin başarısına bağlıdır.

O (Nurettin Topçu), milletin ruh cephesindeki zaferini, millet ruhunu yapan maarifin başarısına bağlıyordu. "En büyük emeli, ebedi olduğuna, inanmış bir ruhun, bu topraklar üzerinde cemaat şuuruyla varlığına sahip çıkması, vatan çocuklarına iman ve ideal aşısı yapacak münevver kadroların yetişmesi idi." Bütün gayretleri geleceğimizin sahibi olacak böyle bir neslin yetişmesini sağlamak için oldu.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Milli Mücadelede Türk ordusu, dünyanın en güçlüordularıyla savaşmış mıdır?

Milli Mücadele yıllarında nizami ve gayrı nizami Türk kuvvetleri, Fransa, Ermenistan ve Yunanistan'a karşı savaşmıştır. Bunlardan Fransa dışındaki ikisini, "dünyanın en güçlü devletleri ve orduları" arasında saymak mümkün değildir.

Türü
Deneme
Sayfa Sayısı
0
Baskı Tarihi
2000
ISBN
975-7462-94-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Dergâh
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış yazılarından derlenen "Yaşadığım Gibi" yazarın, şair, hikayeci - romancı ve edebiyat tarihçisi olarak millî kültürümüzle ilgili özlü fikirlerini yansıtmaktadır.

Şiir zarurî iş değildir!

Şiir zarurî iş değildir. Behemehal her devrin şiiri olmaz. Hatta diyebilirim ki, zaman zaman esen rüzgârdır. Eskilerde şiir tesadüfen rastlanan şeydi. Şiir benim için Baudelaire'le ve onun mirasçılarıyla dolmuş bir şeydir.