Türü
Roman
Sayfa Sayısı
0
Baskı Sayısı
0. Baskı

İşte O An...

"Anladınız mı ? Ölümden sonra insanın ruhunun yaşamsının veya herhangi bir şekilde bir hayat olmasının olasılığı ne kadar az olursa olsun, Pascal'ın dine bağlı bir hayat yaşamsından beklidiği getiri, yine de dünyevi zevklerle hedonistik bir yaşam sürüp de sonsuza dek lanetlenmeyi göze alacağı bir durumun getirisinden daha büyüktür." "Pascal bunu anladığı anda da hayatının geri kalanını dine adaması gerektiği açıktı."

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Peçeli Ermeni Hanımları

Osmanlı devletinin reform sürecine baktığımızda bizi hayrete düşüren şey, eğitim ve meslek alanında kadınların sağladığı gelişmenin, Batı örneklerini ne kadar yakından izlediğidir. Bunda çok önemli bir faktör, şüphesiz, Tanzimat'la birlikte Batı'yla hızlı bir kültürel bütünleşme sürecine giren Osmanlı gayrımüslimleri olmuştur. Osmanlı Hıristiyanlarının eski geleneklerinin, Hıristiyan Batı'dan çok müslüman Doğu'ya yakın olduğu, bu arada belirtilmelidir: örneğin İstanbullu Ermeniler en az 1830'lara kadar peçe kullanmış ve haremlik-selamlık adabını izlemişlerdir.

Yakın Şark İşeri Konferansı'ndan ,AB'ye Kemalizm

"Yakın Şark İşleri Konferansı " Türkiye'de pek bilinen birşey değildir. Fakat, bu "konferans" bugünkü Türkiye'yi oluşturan global sistemin en önemli metnini ortaya koymuştur. Öyleyse bilinmesi şarttır; bilinmemesi ,saklanması mümkün değildir. Türkiye'de bu konferans "Lozan (Sulh-Barış )Konferansı" olarak bilinir ve yüceltilir. "Yakın Şark İşleri Konferansı", 20.yüzyılın başında patronluğunu İngiltere'nin yaptığı batı sisteminin "resmi" adlandırmasıdır. Onlar için mesele " şark meselesi" dir ve yeni Türkiye Devleti batılıların bu mesleye yaklaşımları çerçevesinde oluşturulacaktır.O zaman batı sisteminin patronu İngiltere Krallığı idi. Türkiye tarafı konferansın başlangıcında ısrarla bu adlandırmayı değiştirmeye teşebbüs etmesine rağmen sonuç alamamıştır, bu yüzden iç kamuoyuna ",Lozan Konferansı" ve " Lozan Zaferi" adlandırmaları kabul ettirilmiştir.

Türü
Hatırat
Sayfa Sayısı
393
Baskı Tarihi
Kasım 2007
Yazılış Tarihi
1992
ISBN
9944-125-03-2
Baskı Sayısı
3. Baskı
Basım Yeri
İzmir
Yayın Evi
Kaynak
Editörü
Şeref Yılmaz
Yazan: AHMED ŞAHİN Yazı Kaynağı: Zaman Gazetesi, Ailem Eki, Sayı: 228 Çileli bir devrin hikayesini Ali Ulvi Kurucu merhumun hatıralarından okumak büyük bir şans. Hayatını tamamen ilme adamış yüksek bir kâmet olan merhum Kurucu, hatıralarıyla da irşad vazifesini yerine getiriyor.

Mesaj Evrenseldir

Haftada bir gün hapishanelere, bir gün çingenelerin mahallesine vaaz etmeye giderdi. Kitabı, kıbleyi, nikâhı, talâkı bilmeyen, câhil kalmış, ihmâl edilmiş o vatandaşlarımızın ayağına gidiyordu. O çingeneler de, cenazesinin arkasından, "Hocam bizleri kimlere bıraktın da gittin?" diye ağlamışlar...

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
201
Baskı Tarihi
Şubat 2007
ISBN
978-975-363-636-9
Baskı Sayısı
14. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
Editörü
Birhan Keskin
Mütercimi
Çoşkun Yerli
Orijinal Adı
The Catcher in the Rye
Çavdar Tarlasında Çocuklar (Özgün adıyla: The Catcher in the Rye), J. D. Salinger`in romanıdır. Birleşik Devletler`de ilk olarak 1945 ve 1946 yıllarında seri olarak yayımlandı. İngiltere ve ABD`de ise 1951'de kitap olarak basıldı. ^

Sus

Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
438
Baskı Tarihi
Mayıs 2008
ISBN
978-975-9169-77-0
Baskı Sayısı
1. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kırmızı
Editörü
Fahri Özdemir
"Bu çıkmazı aşmak için, bir zihin devrimine gerek vardır. Türkiye'de çağdaş ve özgürlükçü düşünce, kendisini yetmiş veya seksen yıldan beri cenderesine alan ipoteği atmalı, Türk modernleşmesinin tarihi eleştirel bir gözle yeniden değerlendirilmelidir." Ancak bu kambur atıldıktan sonradır ki, Kemal Atatürk adındaki parıltılı ve trajik insan, gerçek boyutlarında ele alınabilir; Türkiye gibi toplumlarda yüzyılda bir yetişen bu büyük kabiliyet, olağanüstü ihtirasları ve olağanüstü hatalarıyla, tarihte ait olduğu yere konabilir."

Mebusluk kadar önemli bir başka ödül!

Mebusluk kadar önemli bir başka ödül, Gazi'nin "sofra"sına kabul edilme ayrıcalığıdır. Adı geçen yazarlardan Özer, Bayur ve Atay, sofranın değişmez müdavimleri arasındadır. Sofra müdavimlerinden Prof. Sadri Maksudi Arsal'ın 1937'de başına gelenler ise, dalkavukluğa dayalı ikbalin ne derece riskli bir iş olabileceğinin ilginç bir örneğidir. Türkçü düşüncenin öncülerinden biri ve 1930-37 yıllarında "sofra" müdavimi olan Arsal, 1931'de Gazi tarafından mebus ve 1935'te Devrim Profesörü atanmıştır. 24 Aralık 1937 günü Denizbank'ın kuruluşuna ilişkin Meclis tartışmaları sırasında Prof. Arsal söz alarak, Atatürk'ün önerdiği "Denizbank" adının Türkçe kurallara uygun olmadığını ve "Deniz Bankası" veya "Denizcilik Bankası" adının tercih edilmesi gerektiğini savunur. Büyük bir öfkeye kapılan Atatürk, aynı günün akşamı "sofra"daki misafirlerden bazılarını seçerek derhal radyoevine gitmelerini emreder; radyoda normal program iptal edilerek, sabahın 2'sine kadar Arsal aleyhine sert konuşmalar yapılması sağlanır. Falih Rıfkı'nın galiz uslubunun izlerini taşıyan bir makale 28 Aralıkta tüm gazetelerde yayınlanarak, Arsal "nankörlük", "sahte diploma sahibi olmak", "Türkçe bilmemek", "Türk olmamak", "Türk gençlerini zehirlemek" ile suçlanır. Gazi bir süre sonra haber gönderip gönlünü alırsa da, Arsal bir daha ne "sofra"da, ne mecliste görülmez.

Sayfa Sayısı
296
Baskı Tarihi
1955
Baskı Sayısı
1. Baskı
Yayın Evi
Büyük Doğu Yayınları

Ankara:Ateşin Merkezi

Telörgü... Mahşerden bir numune... Bana yol açtılar ve yüzümü telörgüye tatbik etmemi mümkün kıldılar. Geleneler, bizim Ankaralı gençler; Ankara'da yüksek tahsillerini yapan bizden çocuklar. Bana ve Osman Yüksel'e gelmişler; beni bulamayınca da çağırtmışlar... Aralarında benim sevgili Sezai Karakoç'um da var. -Nasılsın Sezai? -Çok şükür üstadım, siz nasılsınız? -Gördüğün gibi, Sezai biraz zayıflamışım değil mi ? -Biraz!.. Bu "Biraz"ın içindeki faciayı hemen kavradım; ve Sezai'nin yerine geçerek, çifte telörgünün parçaladığı kendi yüzümü, zaten param parça yüzümü hayal ettim.

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
278
Baskı Tarihi
Mayıs 2006
Baskı Sayısı
7. Baskı
Yayın Evi
Elest
Neden Altını Çizdim?
Anne dedi biri ...

Mahzun Tebessüm

Anneden eksiklik, biraz da çocukluktan eksiklik değil midir ? Annesini yitiren bir çocuk ne yapar? Salıncaklarının iplerine saplanır yüzlerce bıçak... Taraklar , hiç bu kadar sert olmuşlar mıdır? Geceleri süte çekilen örtüler ıssızlık pıtırakları gibi hışırdarken, mahzun yetimlerin sırtlarını hangi eldir örtecek?