Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
592
Baskı Tarihi
2009
Yazılış Tarihi
1951
ISBN
975-7663-95-6
Baskı Sayısı
6. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Kubbealtı Neşriyat
Editörü
Aysel Yüksel

Ömrünün geçmesi, mezara yaklaşman olmasın

"Bulunduğun yerde kalma, ileri geç. Geç de ne kadar geçersen geç. Yoksa ömrünün geçmesi, mezara yaklaşman olmasın." "Yürü, dâima yürü... Eğer ölüm seni yolda iken yakalarsa onu Allah bilir. Yeter ki dururken olmasın..."

Türü
Araştırma
Sayfa Sayısı
189
ISBN
9789753421942
Baskı Sayısı
10. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
Metis
Modernliği, ekonomik gelişme, siyasal iktidar biçimleri, kentleşme gibi sosyo-politik olgularla algılamaya alışkınız. Türk deneyimi ise modernizmin özel yaşamlar, mahrem alan üzerindeki dönüştürücü gücünü göstermesi bakımından emsalsizdir. Bu bağlamda "Modern Mahrem" Türk modernleşmesi tarihine, mahrem cephesinden bakmaktadır. Bu kitaptaki alternatif okuma, modernizm ve kadın-erkek ilişkileri arasındaki "kara kıtayı" gün ışığına çıkarmayı amaçlamaktadır. (Arka Kapak)

Kendine yeterlilik inancı

İslamcı hareketler de Batı üstünlüğünün izdüşümünden, ilerleme idealinden ve yabancılaşma sorunundan bağımsız gelişmişlerdir. İsmail Kara, Batı dünyasının maddi ve teknik üstünlüğü nedeniyle İslamcılar'ın ''kendine yeterlilik inancını'' yitirdiklerini, geriye, kaynaklara dönüp ''içten içe yenilenme(tecdid)'' yerine ''evrim düşüncesinin bir ürünü olan ilerleme fikrine'' bel bağladıklarını yazmaktadır. Hatta Kara, İslamcılar'ın Batı medeniyeti karşısında ''savunma durumunda'' kalarak İslam'ın ilerlemeye engel teşkil etmediği (''İslamiyet mani-i terakki değildir''), Müslümanların İslam'ı yanlış yorumladığı (''Kabahat İslam'da değil müslümanlarda''), medeniyet ile İslam'ın uzak düşmediği (''İslamiyet medeniyet hamisidir''), zaten gerektiğinde Batı'nın teknik medeniyetinden yararlanılması gerektiği (''Hikmet müminin yitik malıdır, nerede bulursa onu alır'') gibi sloganlardan yola çıktığını belirtmektedir.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
245
Baskı Tarihi
1998
ISBN
9789754706482
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Ölümle yaşam arasında mizahla felsefenin edebi buluşması olan hikaye oyunu İhsan Oktay Anar’ın postmodern yaklaşımıyla olağanüstü bir hal alıyor. Öyle bir oyundur ki bu her hikaye için yaşamın ömrüne bir yeni saat eklense de kazanmak için değil, sadece ve sadece oyunun zevki için, hikaye anlatmanın eşsiz tadı için oynanıyor.

Güç tutkusu

Belki de güç tutkusunun insanı vardıracağı yegâne yer, erkeklik ve onu kullanmanın en kaba yolu olan şiddetti. Gel gör ki şiddetin en yalın biçimi, güzel olan, belki de dişil bir şeyi parçalamak ya da kirletmekti; bu da elbette insanda güçlü olduğu duygusu uyandırırdı.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
245
Baskı Tarihi
1998
ISBN
9789754706482
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Ölümle yaşam arasında mizahla felsefenin edebi buluşması olan hikaye oyunu İhsan Oktay Anar’ın postmodern yaklaşımıyla olağanüstü bir hal alıyor. Öyle bir oyundur ki bu her hikaye için yaşamın ömrüne bir yeni saat eklense de kazanmak için değil, sadece ve sadece oyunun zevki için, hikaye anlatmanın eşsiz tadı için oynanıyor.

Erkek milleti

Hemen her erkek, bilip görmediği, bu yüzden hayal etmek zorunda kaldığı kadınları kendi pembe hülyalarıyla bir kez süsleyince, onlarla karşılaştıktan sonra bile gerçeği değil, bu süsleri görmeye devam ederdi.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
245
Baskı Tarihi
1998
ISBN
9789754706482
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Ölümle yaşam arasında mizahla felsefenin edebi buluşması olan hikaye oyunu İhsan Oktay Anar’ın postmodern yaklaşımıyla olağanüstü bir hal alıyor. Öyle bir oyundur ki bu her hikaye için yaşamın ömrüne bir yeni saat eklense de kazanmak için değil, sadece ve sadece oyunun zevki için, hikaye anlatmanın eşsiz tadı için oynanıyor.

Birçok kişi için, insan olmanın zevkini ve keyfini çıkarmak değil

Birçok kişi için, insan olmanın zevkini ve keyfini çıkarmak değil, hayatı sürdürmek ve korumak daha önemli görünüyor. Ne pahasına olursa olsun yaşamaya çalışmakla, doğrusu çok büyük bir mutluluğu kaçırıyorlar. Acı ve ölüm korkuları onları yönetiyor. İşin kötüsü bu korkuya Tanrı diyorlar. Oysa dünyayı korkuyla değil, bir insanın gözleriyle görselerdi, Tanrı'yı görmüş olurlardı.

Türü
Roman
Sayfa Sayısı
245
Baskı Tarihi
1998
ISBN
9789754706482
Baskı Sayısı
9. Baskı
Basım Yeri
İstanbul
Yayın Evi
İletişim
Ölümle yaşam arasında mizahla felsefenin edebi buluşması olan hikaye oyunu İhsan Oktay Anar’ın postmodern yaklaşımıyla olağanüstü bir hal alıyor. Öyle bir oyundur ki bu her hikaye için yaşamın ömrüne bir yeni saat eklense de kazanmak için değil, sadece ve sadece oyunun zevki için, hikaye anlatmanın eşsiz tadı için oynanıyor.

Örf ve âdetlerin fertleri yönettiği

Örf ve âdetlerin fertleri yönettiği, hiç de zengin olmayan, muhafazakâr kasaba hayatının insana bahşettiği en büyük nimet, şüphesiz, derin bir iç dünyası ve yüce duygular gibi sıkıntılardan onu kurtarmasıydı. Gerçekten de kasabalı, gerek dağ başında tek başına yaşayan bir çoban, gerekse yalısında inzivaya çekilmiş bir beyzadeden çok farklı olarak, dünya ve insanlar hakkındaki bütün hükümleri önceden verip bunları geleneklerinde yaşatan bir cemaat içinde ömür sürerdi. Kesin, sarsılmaz ve sağlam oldukları için bu hükümleri onun değil çiğnemek, kabul etmemesi, yahut kendisiyle hesaplaşıp onların yerine yenilerini koymak gibi hem gereksiz hem de tehlikeli bir maceraya atılması mümkün değildi. Kasaba cemaatinden olanların çoğu, vicdan denilen başbelasından kurtulmuş oluyordu. Çünkü doğruyu örf ve âdetler nasıl olsa gösterdiğine göre, onu bulmak için kafa patlatmak artık şart değildi. Gel gör ki vicdana bu şekilde gerek olmadığı için, bu kez onun getirdiği ıstıraptan mahrum kalınırdı. Sadece iç dünyası olanlara özgü olan vicdanın mukaddes azabının lezzeti, kasaba hayatında pek tadılmadığından, insanlar daha çok, cemaat tarafından ayıplanıp cezalandırılmaktan korkarlardı. Kendini gerçekleştirmenin en kolay ve en akıllıca yolu, başkalarını korkutup boyun eğdirtmek olduğu için, insanların kusurlarını araştırıp bularak onları ayıplama fırsatına erişmek, bu kuvvetli tehdit kozunu bir kez ele geçirdikten sonra cemaatten atılma korkusunu başkalarına yaşatmak, kasaba hayatının belki de en temel kuralıydı. Öyle ki, bu hayatta güçlü olmanın bir yolu da, insanların günahları ve kabahatleri hakkında bilgi biriktirmekti. Yükselmek çok zordu ama diğerleri karalanabilir, yerin dibine batırılabilirlerdi. Başkalarının mahrem hayatlarını gözetleme, dedikodu ve tecessüs, ayıplanma korkusunu yaşayanların kendi çektiklerini, belki de başka herkese yaşatma ve böylece kaderlerini paylaşıp sıkıntılarını hafifletme eğilimlerinin bir sonucu olmalıydı. Fiskos ve dedikodu her iki cins eşit rağbet gösterse de, teferruatı erkeklerden daha iyi sezecek kadar ince düşünceli oldukları için, kadınlar tarafından daha büyük bir başarıyla yürütülürdü.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.

Anlaşılması zor bir mahluk

İnsanlar birbirlerini ne kadar iyi anlıyorlar... Bir de ben bu halimle kalkıp başka bir insanın kafasının içini tahlil etmek, onun düz veya karışık ruhunu görmek istiyordum. Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz? Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül tahatıyla öteye geçiveriyoruz?

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.

Tahammül edebilmek

Deli olacağım, yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım.. Ama nasıl yaşayacağım!... Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!.. Ama ben dayanacağım... Şimdiye kadar olduğu gibi...

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.

Kadın

Kadın, benim için, muhayyilemi kamçılayan, sıcak yaz günlerinde zeytin ağaçlarının altına uzandığım zaman yaşadığım bin bir türlü maceraya iştirak eden, maddilikten uzak, yaklaşılmaz bir mahluktu.

Türü
Hikâye
Sayfa Sayısı
163
Baskı Tarihi
2009
ISBN
9753638029
Baskı Sayısı
0. Baskı
Yayın Evi
Yapı Kredi Yayınları
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor.

Gülümseme

Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.